Aliya İzzetbegoviç’in Kaleminden Sırp Katliamı
11.07.2018 tarihinde Paylaşım/Alıntı kategorisine eklenmiş, 775 Kişi Okumuş ve 0 Yorum Yapılmış.
1995 yılının Temmuz ayında Sırp güçlerinin, en az 8372 kişiyi çocuk-yaşlı, kadın-erkek demeden tüm dünyanın gözü önünde vahşice katlettiği; vicdanı olanın insanlığından utandığı, hiç birşey yapamamış olmanın çaresizliği ile kahrolduğu olaydır Sırp Katliamı (Srebrenitsa Katliamı)…
Bosna-Hersek’in ilk Cumhurbaşkanı ve o günlerin en yakın tanıklarından olan Aliya İzzetbegoviç’in kaleminden yaşanan olaylar:
…Avrupa’nın ortasında bir halk; yalnızca Müslüman olduğu için, hakkını hukukunu demokrasiyle aradığı için katillerin önüne elleri bağlı olarak terk edildi… Peki neler oldu Bosna’da? Bosna, dört bir tarafından Sırp askerleri tarafından kuşatıldı. Boşnaklar, tarihte eşine az rastlanır bir direniş sergilediler… Dört tarafı dağlarla çevrili bir şehre her taraftan ateş edildiğini düşünün. Hareket eden herşeyi vurma emri veren bir zihniyet düşünün. Çocuk, kadın, bebek, yaşlı ayırmayan bir yöntem düşünün. Ağır silahlardan 700bin merminin yağdığı bir şehrin ne hale gelebileceğini hayal etmeye çalışın… Birleşmiş Millet, yardım gönderiyoruz diye bize otuz yıl öncesine ait konserveleri, pirinç paketlerini gönderdiler… Savaşı yöneten bir lider olarak aldığım en acı haberler, kadınlarımıza, kızlarımıza yönelik tecavüzlerdi… Bu Sırp askerlere verilmiş kati bir emirdi… binlerce kadınımız karınlarında kocalarını öldüren askerlerin bebekleriyle terk edildiğinde, yirmi dokuz günlük bebeklerimiz öldürülüp toprağa düştüğünde Avrupa’nın anlattığı şeylerin koca bir yalan olduğunu anladık. Amerikan Başkanı George Bush’a toplama kamplarını, tecavüzleri, ambargoyu delilleriyle gösterdiğimde verdiği tepki dünyanın nasıl yönetildiğini öğretti bana… Biz kendi çocuklarımız en azından tebessüm edebilsin diye yaşadıklarımızı yeni nesillere anlatmıyoruz, anlatmayacağız. Ama sen bizim yaşadıklarımızı sakın unutma!… Türk’ün Evladı bizim korumaya çalıştığımız sancak, Yemen’de, Çanakkale’de, Filistin’de, Kırım’da, Açe’de, Türkistan’da korunmak istenen sancaktı… Sen direnişin değil, dirilişin nesli olacaksın. Korumak için değil, düzen kurmak için çalışacaksın. Sen varsan biz olacağız. Sen ayaktaysan biz yaşayacağız. Ama unutma! Sömürgeciler, seni tamamen Asya’ya sürmek için planlarını adım adım işletecekler. Bir gün sıra sana da gelecek… Sen Türk’sün. Bir ırk, bir din, bir mezhep değilsin, olamazsın. Batı Haçlı Seferlerini düzenlerken Araplara Arap demiyordu, Türk diyordu. Çanakkale’de Kürtleri boğazlarken onlara Kürt demiyordu, Türk diyordu. Ne zaman ki onların çıkarı için yeni devletlere ihtiyaç duydu, Arap’a Arap demeye başladı. Seni ondan, onu senden ayırdı. Bugünde Kürt’ü senden, seni Kürt’ten ayırmak için gece ve gündüz çalışıyor… Sen var olmak zorundasın. Bu yüzden bir ve beraber olmak zorundasın. Sömürgecilerin tezgahıyla saflara ayrışmamalısın Türk’ün Evladı. Bizi, onların biz yaptıklarını ve sorumluluğunu sakın unutma…

Yazar : Yazar-1
Yazar Hakkında : Bir kamu kuruluşunda Bilgisayar Mühendisi olarak görev yapıyor.
Sitemizde En Çok Okunan İçerikler




Sitemizde En Çok Yorumlanan İçerikler



